Karataş, Eskiden saygı vardı, sevgi vardı, büyüğü sayarlardı

Karataş, bir büyüğün yanında ayak ayaküstüne atamazdık, senden bir şey sormasa konuşamazdın, büyüğünü dinlerdin. Şimdi küçük, büyüğe diyor sen sus, sen nereden bileceksin, sen eski kafalısın bu devirdeyiz.

 

Karataş; Ben Urfa’nın yerlisiyim bazen çevre yollarından gidince yolları kaybediyorum, bulamıyorum araçla giderken. Eskiden saygı vardı, sevgi vardı, büyüğü sayarlardı, küçüğü severlerdi ama şimdi ki gençler bunu bilmiyorlar.

 

Bizim mesleğimiz ölecek bir meslek değil, örneğin ekmek tahtası da satıyoruz her eve lazım, şehir de fazla kullanılmıyor ama köyler de çok kullanılıyor, ilçeler de çok kullanılıyor.

 

Parklar hep güllük, gülistanlık baktığımız zaman ne parklar yapılmış, ne çiçekler ekilmiş, ne ağaçlar var, herşey güllük, gülistanlık baktığımız zaman yollar yine çok.

 

Mehmet Emin Karataş  Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; Eskiden demir kapılar vardı, demir pencereler vardı, ahşap vardı, şimdi PVC çıkmış onlarında ürünlerini satıyoruz artık, menteşe, kilit bunlar da satılıyor. Bizim mesleğimiz ölecek bir meslek değil, örneğin ekmek tahtası da satıyoruz her eve lazım, şehir de fazla kullanılmıyor ama köyler de çok kullanılıyor, ilçeler de çok kullanılıyor. Örneğin motor heybesi zaten motor gittikçe piyasa da çok adam alıyor 80 liraya, 100 liraya, bir atın malzemelerin de onlara nal da gidiyor örneğin biz de kapalı nal var, açık nal var bunların çivileri de satılıyor. Atın yegesi var onunla atın ayağını törpülerler, yolacak var. Örneğin adam diyelim boya alıyor onun yanında tiner alıyor, fırça alıyor, tabi ata dair bu ürünleri sayıyoruz ama biz biliyoruz örneğin şuan gençlere baktığımız zaman gençler nereden bilecek, su kovası var burada örneğin lastik kova eskiden onu kuyuya sallayıp su çekerlerdi, kimi gençler bende görüp fotoğraf çekiyor. Bana soruyorlar gençler bu nedir diye, bende eskiden babanız, dedeniz, dedenizin babaları bunlarla kuyudan su çekip içerlerdi diyorum. Gençler bilmiyor çünkü görmemişler örneğin eskiden hayatlı ev derlerdi, şimdi avlulu ev diyorlar, eskiden pencereye taka derlerdi şimdi pencere diyorlar. Gençler bu gibi eski şeyleri bilmezler, baktığımız zaman tabi eskiye göre Urfa şimdi daha iyi, şimdi herşey güllük, gülistanlık eskiden Urfa’da örneğin 1980’li yıllarda Urfa’da 2 tane hastane vardı bir SSK hastanesi Balıklıgöl hastanesi dediğimiz, bir de taş bina vardı eski hastane ama şimdi yüzlerce hastane var. Eskiden bunlar yoktu, eskiden bir doktora gitmek için örneğin fakülte hastanesi sonradan açıldı eskiden geceden gidip sıra beklerdin ki sabah sana sıra gelsin. Şimdi telefonla randevu alıyorsun, falan gün falan saatte gel, o saatte gidip giriyorsun direk ve işin görülüyor. Parklar hep güllük, gülistanlık baktığımız zaman ne parklar yapılmış, ne çiçekler ekilmiş, ne ağaçlar var, herşey güllük, gülistanlık baktığımız zaman yollar yine çok. Ben Urfa’nın yerlisiyim bazen çevre yollarından gidince yolları kaybediyorum, bulamıyorum araçla giderken. Eskiden saygı vardı, sevgi vardı, büyüğü sayarlardı, küçüğü severlerdi ama şimdi ki gençler bunu bilmiyorlar. Eskiden bir mahalle sakini olsa dahi büyüğünü geçemezdi yol da derdi arkasından gideyim bir büyüğün yanında ayak ayaküstüne atamazdık, senden bir şey sormasa konuşamazdın, büyüğünü dinlerdin. Şimdi küçük, büyüğe diyor sen sus, sen nereden bileceksin, sen eski kafalısın bu devirdeyiz.dedi.